Cinsiyet ücret farkı, özellikle son yıllarda Batı dünyasında büyük bir dikkat çekti. Hükümetler ve çeşitli kuruluşlar bu farkı kapatmak için aktif çaba gösterse de, konuyla ilgili bazı yanlış anlamalar hâlâ yaygın. Bu yazıda, cinsiyet ücret farkına dair beş önemli miti ele alarak, sorunun temel nedenlerine ışık tutmayı amaçlıyoruz.
Efsane 1: Cinsiyet ücret farkı, aynı pozisyonda kadınların yalnızca cinsiyetlerinden dolayı daha az maaş almasıdır
Gerçek: Cinsiyet ücret farkı sadece bu anlamda dar bir bakış açısıyla ele alınamaz. Avrupa Birliği’nde bu tür bir fark, toplam ücret farkının sadece küçük bir kısmını oluşturur ve genellikle yarısını bile geçmez. Asıl büyük fark, kadınların daha düşük maaşlı işlerde yoğunlaşmasından kaynaklanır. Özellikle bakım, eğitim gibi mesleklerde kadınların yoğun olması bu duruma örnek gösterilebilir. Aynı zamanda, yöneticilik pozisyonlarında çalışan kadın sayısının azlığı da farkı artıran bir diğer etkendir. Cinsiyet ücret farkının nasıl hesaplandığını bilmek de önemlidir; saatlik, aylık veya yıllık gelir üzerinden hesaplama yapılabilir. Kadınların daha çok yarı zamanlı çalışması ve ücretsiz aile yükünün erkeklere göre daha fazla olması, ücretli işlerde geçirdikleri süreyi de sınırlar. Ancak, sadece maaşları yükseltmek bu sorunu çözmek için yeterli değildir.
Efsane 2: Farklı görevler farklı maaşları hak eder
Gerçek: Şirketler cinsiyet bazlı denetimler yapabilir veya eşit ücret raporları hazırlayabilir, ancak “aynı pozisyon” kavramını net bir şekilde tanımlamak zordur. Özellikle benzersiz sorumluluklara sahip departman yöneticilerini karşılaştırmak bu konuda zorluk yaratır. Bazı şirketlerde kadın yöneticiler, benzer pozisyonlardaki erkek meslektaşlarından daha düşük maaş alabilir. Gerçek şeffaflığı sağlamak için, “aynı pozisyon” tanımının genişletilmesi ve şirketlerin adil ücretlendirme taahhüdünü net bir şekilde göstermesi gerekir.
Efsane 3: Kadınlar doğası gereği daha düşük maaşlı işlerde çalışmayı tercih eder
Gerçek: Bu tam anlamıyla doğru değildir. Kadınların ağırlıkta olduğu mesleklerin prestiji zamanla azalmakta, bu da maaşların düşmesine yol açmaktadır. Öğretmenlik ve sağlık sektörleri buna iyi bir örnektir. Daha az bilinen bir diğer örnek ise bilgi teknolojileri (IT) sektörüdür. Bu alan başlangıçta kadınların yoğun olduğu bir meslek grubuyken, erkeklerin çoğunlukta çalışmaya başlamasıyla birlikte maaşlar hızla yükselmiştir.
Efsane 4: Küçük bir cinsiyet ücret farkı, genel cinsiyet eşitliğinin sağlandığını gösterir
Gerçek: Cinsiyet ücret farkı, kadınların iş gücüne katılım sayısı ile yakından ilişkilidir. Ekonomik olarak aktif kadın sayısının az olduğu ve çoğunlukla yüksek uzmanlık gerektiren işlerde çalıştığı ülkelerde, cinsiyet ücret farkı minimal görünebilir veya hatta erkekler lehine olabilir. Ancak bu, eşit muamele anlamına gelmez. Aksine, iş gücüne katılımda yaşanan dengesizliklerin bir sonucudur.
Efsane 5: Cinsiyet ücret farkının azalması her zaman olumlu bir gelişmedir
Gerçek: Covid salgını sırasında cinsiyet ücret farkı önemli ölçüde düştü (2019’da %19’dan 2021’de %15’e). Ancak bu, kadınların maaşlarının arttığı anlamına gelmiyor. Aksine, covid döneminde aile içi ücretsiz iş yükü önemli ölçüde artmış ve birçok kadın işlerini bırakmak zorunda kalmıştır.
Cinsiyet ücret farkı, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından ele alınması gereken ciddi bir sorundur. Sadece aynı işte cinsiyet temelli maaş farklılıklarına odaklanmak yetmez; farkın arkasındaki daha derin yapısal sorunları da anlamamız gerekir. Sorunu çözmek için kâğıt üzerinde güzel görünen geçici çözümler yerine, kalıcı ve etkili adımlar atmak zorundayız.