Yakında, iş gücünde tam zamanlı çalışan Z Kuşağı (Zoomers), Bebek Patlaması Kuşağı’nı (Baby Boomers) geçecek. Roberta Katz, Z Kuşağı’nın değerlerinin ve beklentilerinin işin geleceğini nasıl şekillendireceğini açıklıyor.
Z Kuşağı Büyüyor
Glassdoor’un son analizine göre, 1996-2010 yılları arasında doğan Z Kuşağı’nın 2024 yılında tam zamanlı iş gücünde Baby Boomer’ları geride bırakması bekleniyor.
Stanford Üniversitesi Davranış Bilimleri İleri Araştırma Merkezi’nde eski kıdemli araştırmacı olan Roberta Katz’ın yaptığı araştırmaya göre, Z Kuşağı ofise önceki nesillerden oldukça farklı değerler, davranışlar ve beklentiler getiriyor. Katz, Z Kuşağı’nın neye önem verdiğini ve nedenini anlamak için geniş kapsamlı, çok yıllı bir araştırma ekibiyle birlikte çalıştı. Bu araştırmanın sonuçları bir kitap ve web sitesi şeklinde yayımlandı. Stanford Report, Katz ile bu araştırmayı ve Z Kuşağı’nın iş yerinde neler getireceğini tartışmak üzere bir röportaj gerçekleştirdi.
1. Z Kuşağı Değişim Bekliyor
Z Kuşağı, ebeveynlerinden ve Milenyum Kuşağı’ndan (1980’ler başı – 1996) temel olarak farklı bir dünyada büyüdü. Teknolojik değişimlerin hızla yaşandığı ve sosyal deneyimleri yeniden şekillendirdiği bir dünyada yetiştiler. Sürekli değişim ve belirsizlik, Z Kuşağı için norm haline geldi. Bu belirsizlik içinde büyümek, onlara esneklik ve direnç kazandırdı, ayrıca geleceğe ve iş yapma biçimlerine farklı açılardan bakmalarını sağladı. Bu da mevcut yöntemleri sorgulamalarına yol açan bir özellik olarak öne çıkıyor.
2. Z Kuşağı Pragmatik
Z Kuşağı, güçlü bir öz-yetki duygusuna sahiptir. Bu nesil, bilgiye her zaman bir arama motoru kadar yakın bir dünyada büyüdü. Bir şey öğrenmek istediklerinde, cevabı genellikle kendileri araştırarak bulurlar, bu bilgi her zaman doğru olmasa bile. Z Kuşağı, ebeveynlerinden iş yerindeki yöneticilere kadar her şeyi ve herkesi sorgulama eğilimindedir. Roberta Katz, “Onlar yaşlıları mutlaka uzman olarak kabul etmiyorlar. Bir şeyin neden belirli bir şekilde yapıldığını anlamak istiyorlar ve bu konuda oldukça pragmatikler” diyor. Ayrıca, mevcut yöntemleri sorgulamaktan ve alternatif yollar aramaktan çekinmezler.
3. Z Kuşağı Fark Yaratmak İstiyor
Z Kuşağı, değişimi sadece beklemekle kalmaz, aynı zamanda talep eder. İklim değişikliği, eşitsizlik ve ırksal adaletsizlik gibi karmaşık sorunları miras alan bu nesil, bu sorunları çözmek istiyor ve dünyada olumlu bir etkisi olduğuna inandıkları yerlerde çalışmayı tercih ediyor. Bazı Z Kuşağı üyeleri, işverenlerini önem verdikleri konularda sorumlu tutacak. Ancak, Roberta Katz’a göre, işverenler için siyasi veya hassas konularda bir duruş sergilemek zor olabilir, çünkü birçok farklı kimliği temsil eden kurumların herkesi memnun etmesi genellikle imkansızdır.
4. Z Kuşağı İşbirliği ve Takım Çalışmasına Değer Veriyor
Bazı Z Kuşağı üyeleri, dijital dünyanın kimliklerini şekillendirmede önemli bir rol oynadığını düşünüyor. Sosyal medya ve çevrimiçi gruplar aracılığıyla, kendilerini ifade edebilecekleri ve etkileşimde bulunabilecekleri alt kültürlerle bağlantı kurdular. Wikiler ve fandomlar gibi topluluklar içinde büyüdüler; örneğin, BTS’in Army’si, Beyonce’un Beyhive’ı ve Taylor Swift’in Swifties’i gibi. Katz, “Kulaklıkları takılı olsa bile, bir grubun parçası gibiler,” diyor. Z Kuşağı, işleri başarmak için işbirliğine değer veriyor. Katz, “Katkıda bulunan herkesin ortak iyilik için çabaladığına dair bir umut var,” diyor. “Takım ruhuna sahip olmak istiyorlar.
5. Z KuşağıUzlaşma Yoluyla Rehberlik Eden Liderler İstiyor
Z Kuşağı, önceki nesillere göre hiyerarşik yapıya daha az önem veriyor. Katz’a göre, “Hiyerarşiyi sadece var olduğu için kabul etmiyorlar, ancak faydalı olduğunda hiyerarşiye inanıyorlar.” Z Kuşağı, liderliğin görev veya zaman bazlı uzmanlığa dayanmasını tercih ediyor. Bu, takım üyelerinin sırayla liderlik yaptığı “dönüşümlü liderlik” modelini veya organizasyon genelinde karar alma ve problem çözmeye katılan “işbirlikçi liderlik” tarzını tercih edebilecekleri anlamına geliyor. Ayrıca, şeffaflık da onlar için önemli. Z Kuşağı, uzlaşıyı değerli buluyor ve liderlerinden grubun hizmetinde olmalarını bekliyor (bu da “hizmet liderliği” olarak biliniyor).
6. Z Kuşağı, Zihinsel Sağlık ve İş-Yaşam Dengesine Önem Veriyor
Z Kuşağı, 9’dan 5’e çalışma programının bulanıklaştığı ve esnek çalışma modellerinin yükseldiği bir dönemde büyüdü. Bu, önceki nesillerin sürekli “çalışma halinde” olma baskısı hissetmesine yol açtı. Katz, Z Kuşağı’nın bu duruma duyarlı olduğunu belirtiyor. Z Kuşağı için iş-yaşam dengesi, zihinsel ve fiziksel sağlığın korunması da büyük önem taşıyor. Katz, “İnsan deneyimine değer veriyorlar ve hayatın sadece işten ibaret olmadığını kabul ediyorlar” diyor.
7. Z Kuşağı, sadakat konusunda farklı düşünüyor
Z Kuşağı, sürekli değişim içinde büyüdüğü için sadakate farklı bir bakış açısına sahiptir. Katz’ın belirttiği gibi, “Aynı zamanda, iş yerlerinin çalışanlarına çok da sadık olmadığını gördüler.” Z Kuşağı, 2008 küresel finans krizinin ve COVID-19 pandemisinin ardından iş dünyasında yaşanan büyük değişimlerin etkisi altında yetişti. Bu krizlerden sonra, şirketler maliyetleri düşürmek için iş gücünü azaltma, yan hakları kısıtlama gibi önlemler aldı ve toplu işten çıkarmalar yaygınlaştı. Bu nedenle, çalışanların da aynı derecede sadakat hissetmemesinin bir nedeni var. Ayrıca, gig ekonomisi ve sözleşmeli çalışma da Z Kuşağı’nın hayatında her zaman mevcut oldu, bu da onların girişimci ve pragmatik eğilimlerini güçlendirdi.
8. Z Kuşağı güven ve özgünlük arıyor
Z Kuşağı, özgünlüğe büyük değer veriyor. Katz, “Özgünlük, güvenle ilgilidir. Sözler ve eylemler uyumlu olmalı” diyor. Dürüstlük ve açıklık onlar için önemlidir. Katz’a göre, karşılıklı saygıya dayalı iletişim esastır ve işverenlere, işlerin yapılması konusunda farklı yaklaşımlara açık olmalarını öneriyor, çünkü Z Kuşağı geleceğe yönelik bir bakış açısına sahiptir